Trump’ın Yemen’den İran’a netleşmekte olan stratejisi
Kıtalararası
ABD Başkanı kısa süre önce Ensarullah’ı (Husiler) yabancı “terör” örgütleri listesine yerleştirerek, cumartesi gecesi yapacaklarına sözde bir meşruiyet kazandırma arayışına girmişti. ABD ve İngiltere tarafından yürütülen saldırı birkaç özelliğiyle önceki hava baskınlarından farklılık gösteriyor:
Bunlardan en belirgini uçakların başkent Sana ve Sada kentindeki sivil yerleşimlerini de vurması oldu. Daha önce askeri ve sivil altyapıyla yetiniliyordu. Bazı kaynaklar operasyonun yapılış biçimden hedefin Ensarullah hareketinin (Husiler) lideri Abdülmelik el-Husi veya diğer üst yöneticiler olabileceğini söylüyor. El-Husi’nin ziyaretçileriyle sık sık görüştüğü, Sada’daki Dahyan mahallesinin vurulması dikkat çekiyor. Bu stratejiyi İsrail’in uygulamalarından yakından tanıyoruz. İsrail Savunma Bakanı İsrael Katz daha önce Ensarullah liderlerinin “kellelerini almak” ile tehdit etmişti. Yine de 32 kişinin öldüğü saldırıda hareketin lider kadrosundan zarar gören olup olmadığı şimdilik bilinmiyor.
Trump’ın vergi bombadırmanın diğer yüzü: Savunma sanayii ve ABD silahlarından kaçış olasılığı
Kıtalararası
Trump’ın ateşlediği son tarife füzeleriyle ortalık kan gölüne döndü. Çeşitli ülkelerden misilleme saldırıları hatta Çin’den karşı taarruz gelirken, dünyanın en zengin 500 kişisi tek bir günde 208 milyar dolar kaybetti. Üç tenor Musk, Bezos, Zuckerberg’in 45 milyar doları ‘dost ateşi’ ile buharlaşırken, borsalar krize giriyor, dünyanın dört bir yanında alarm zilleri çalıyor. Buna Amerikan savunma sanayi de dahil. Uzmanlara göre yaşananlar zaten ABD’ye olan silah bağımlılığını tedavi etmek isteyen ancak yeterince iradeye sahip olmadığı için başaramayan Avrupa’yı müptelalıktan kurtarmak için yeni bir fırsat sunabilir…
Sahel Devletleri Konfederasyonu’nu (AES) oluşturan Nijer, Burkina Faso ve Mali’nin en üst düzey diplomatları Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un davetiyle Moskova’da. Mali Dışişleri Bakanı Abdoulaye Diop’un Lavrov ile düzenlediği basın toplantısında konu kaçınılmaz olarak patronları adına Sahel’de terör koalisyonlarıyla işbirliği yapan Kiev rejimine geldi…
AES ülkelerinin en belirgin ortak yanı, geçen yıllarda Batı yanlısı hükümetleri alaşağı etmesi. Bu anti-emperyalist yaklaşım, Amerikan ve Fransız güçlerinin uzun yılların ardından Nijer, Burkina Faso ve Mali’den kovulmasıyla devam etti. Sahel’de moda haline gelen bilet kesip yolcu etme siyaseti Senegal, Çad hatta Fildişi Sahilleri’ne dahi yansıdı.
La nuova amministrazione statunitense persegue ancora politiche imperialiste e la cooperazione tra Ankara e Mosca è più che mai necessaria.
Sottolineiamo sempre l'importanza della cooperazione turco-russa per la sicurezza, lo sviluppo e l'economia di entrambi i Paesi. La cooperazione tra questi due Paesi è necessaria non solo per entrambi, ma anche per la stabilità, lo sviluppo, la pace, la sicurezza e la tranquillità della regione. Soprattutto di fronte alla minaccia atlantica, la partnership tra questi due Paesi diventa molto più importante.
Kiev hükümeti, birtakım “cezbedici” teşviklerle gençleri “gönüllü” olarak cepheye yönlendirmeye çalışıyor. Savunma Bakanlığı, bir yıllık askerlik hizmeti karşılığında 24 bin dolar, ücretsiz diş bakımı ve sözleşme tamamladıktan sonra Ukrayna’dan kaçma seçeneği vadediyor. Fakat bu teklifler sadece 24 yaş altı için geçerli. Meselenin en utanç verici kısmı ise kampanyanın bu parayla ne alınabileceğini göstererek tanıtılması: 15 bin 625 adet çizburger veya 185 yıllık Netflix aboneliği!
Trump ikinci başkanlığı döneminde yaratmaya başladığı değişim, “eski düzeni” yerinden ediyor gibi görünüyor. “Eski düzen”i az ya da çok destekleyip Trump’a karşı olanlar, bu değişimin adını nasıl koyacaklarını tartışıyorlar. En yaygın isimlendirme “otokrasi”. Bazıları “diktatörlük” demeye de varıyor.
24 Şubat’ta Atlantic’teki makalesinde Jonathan Rauch, başka bir isimlendirme öneriyor: Patrimonyalizm.
İngiliz Milletler Topluluğu Kanada’yı kurtarabilir mi?
Kıtalararası
ABD başkanı Donald Trump, bakanlığa geldiğinden beri Kanada’yı pek çok kez açıkça tehdit etti. Önce Kanada’yı ABD’nin 51. eyaleti yapmak istediğini söyledi, ardından gümrük vergilerini dikti.
Bu adımlar karşısında Kral 3. Charles Londra’yı ziyaret eden Kanadalı liderlere “kralın nişanıyla yaldızlanmış bir tören kılıcı” armağan etti. Ayrıca Charles Kanada’nın “egemenliğini ve bağımsızlığını” tartışmak üzere dönemin Kanada Başbakanı Justin Trudeau ile özel bir görüşme de yaptı.
Foreign Affairs’ta John Last, bu armağanın sembolik ve siyasi anlamlarına ışık tutan bir yazı yazdı.
Bakü’nün Tel Aviv ile çok iyi ilişkileri olduğu bir sır değil. Fakat buna rağmen Amerikan medyasında son günlerde Azerbaycan’ın İbrahim Anlaşmaları’na dahil edilmesi için bir kampanya yürütülüyor. Bu mutabakat Trump’ın ilk döneminde İsrail ile bazı Arap devletleri arasında imzalanmıştı: Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Fas. Anlaşma üç Arap rejiminin Tel Aviv ile perde arkasında yürütülen ilişkilerinin resmi anlamda normalleştirilmesini öngörüyordu. Trump yönetimi ikinci bir İbrahim Anlaşmaları furyası yaratmak istiyor, adaylar arasında Lübnan ve Suriye bile var. Fakat Azerbaycan ne alaka?
Amerikalı iş bitirici müzakere ustasından Ukrayna ihtilafındaki son durum
Kıtalararası
Yeni ABD yönetimiyle birlikte hayatımıza giren karakterlerden biri de Steve Witkoff. Hem Batı Asya hem de Ukrayna ihtilafı dizisinde rol alıyor. Göreve esas olarak Ortadoğu Özel Temsilcisi olarak başladı. Ocak ayında Gazze’de ateşkes sağlamasında önemli pay sahibi oldu; halen müzakereleri ABD adına o yönetiyor. Daha sonra resmen olmasa da fiilen Ukrayna-Rusya Temsilcisi Keith Kellogg’un işini de üstlendi; Riyad’daki ilk ABD-Rusya görüşmesine katıldı, Moskova’da Putin ile görüştü. Trump’ın dostu olması ve aralarındaki güven ilişkisinin yanı sıra pazarlık becerileri, iş bitiriciliği ve deneyimiyle de dikkat çekiyor. Birkaç gün önce ünlü ABD’li gazeteci ve Kıtalararası’nda zaman zaman konuğumuz olan Tucker Carlson’a bir röportaj verdi. Carlson Moskova’nın tezlerini ABD’de Trump’tan önce de dile getiren az sayıda ana akım gazeteciden biriydi.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Lalesi Kaja Kallas, Trump’ın iktidara gelmesiyle başlayan güvenlik krizinin yarattığı ortamda yıldızı sönenlerden. Estonya Başbakanı’yken Rus karşıtı histerinin Baltık’taki kraliçesi olmuş, NATO birliklerini ziyaret etmiş, Kızıldeniz’de Yemen’e karşı oluşturulan Avrupa deniz misyonu Aspides’e “bir” asker göndererek, gücünü tüm dünyaya duyurmuştu. Bu arada Moskova’nın “arananlar listesi”ne girmeye de hak kazanmıştı. Kallas’ın proaktif Rus nefreti kendisini Brüksel’in bir numaralı diplomatı haline getirdi. Ancak dikensiz gül bahçelerinde gezmeye alışmış diplomat, Ukrayna ve Avrupa güvenliği meselelerinde Amerikan desteğini yitirince gözüne far tutulmuş tavşana döndü.
Hint Okyanusu’nda pek de bir bilinmeyen bir ada. Küçücük ve İngiliz hakimiyetinde. 1512 senesinde İspanyolların hizmetindeki Portekizli bir denizci tarafından keşfediliyor: Diego Garcia. Burayı özel yapan üzerinde bulunan ABD-İngiliz askeri üssü. Zaten adada sadece askeri personel ve ordu yüklenicileri yaşıyor. Diego Garcia, Chagos adalarının bir parçası. İngilizler 1970’lerde adanın yerel halkı Chagosluları sınır dışı ediyor ve böylece Diego Garcia dev ve çok kullanışlı bir uçak gemisi haline geliyor. Neden mi bu adayı gündeme taşıyoruz?
Starmer-Macron ikilisinin son eseri de eleştirmenlerden kırık not aldı
Kıtalararası
Avrupalıların boş teneke gibi ses verdiğini, hak ettikleri yerin çocuk masası olduğunu sık sık dile getiriyoruz. Son dönemde moda olan Avrupa masallarından biri de Ukrayna’ya güya gönderilecek sözde barış gücü. Bu işin öncülüğünü Macron’un Fransa’sı ile Starmer’ın İngiltere’si üstleniyor. Aslında ikincisi için durum göründüğünden farklı olabilir: Starmer “10 bin asker topladık”, “ha gönderdik ha gönderiyoruz”, “20 Avrupa ülkesi daha bize katılacak” diye iddia etse de İngiliz askeri yetkililer, Başbakan’dan oldukça farklı düşünmekle kalmıyor, onu “haddini aşmakla” suçluyor çünkü Starmer aslında “ne dediğini bilmiyor…”
“Husi PC küçük grubu”ndan sızanlar Yemen’den İran’a uzanıyor
Kıtalararası
“Beyaz Saray’daki herkes bir konuda hemfikir: Mike Waltz lanet olası bir gerizekalı.” İngilizce orijinal metinde “lanet olası” kısmında ne yazdığını hayal gücünüze bırakıyoruz. Evet, bu sözler Politico sitesine konuşan bir Amerikalı yetkiliye ait. Waltz ise ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı. Mevzu, aralarında Waltz’ın da bulunduğu üst düzey Washington yetkililerinin yer aldığı ve Yemen’e saldırıların ele alındığı şifreli Signal sohbetinin The Atlantic yayınının Baş Editörü tarafından sızdırılması.
Mehmet Perinçek: Zelenskiy güvenilmez bir muhatap, Türk hükümeti politikasını gözden geçirmeli
Ukrayna ordusunun mutabakata rağmen Rusya'nın Suca doğalgaz dağıtım istasyonuna saldırısını değerlendiren Doç. Dr. Mehmet Perinçek:
“Saldırının Avrupa’daki savaş kışkırtıcılarının eylemi olarak değerlendirmeliyiz. Zelenskiy hiçbir şekilde güvenilmez bir muhataptır. Türk hükümeti de buradan dersler çıkarmalıdır”
Suca neden önemli?
Suca doğalgaz pompalama istasyonu Ukraynalılar tarafından bombalandı. Onarımı en az 2.5 yıl sürecek ancak bu istasyon Avrupa'ya doğalgaz sevkiyatı için önemli. Ukrayna'nın Trump'la varılan anlaşmaları açıkça ihlal ettiği bu hamle, Macaristan ve Slovakya'nın Avrupa'ya Rus gazı sevkiyatı sorununu çözme yönündeki tüm çabalarını da boşa çıkarmış oldu.
La nuova amministrazione statunitense persegue ancora politiche imperialiste e la cooperazione tra Ankara e Mosca è più che mai necessaria.
Sottolineiamo sempre l'importanza della cooperazione turco-russa per la sicurezza, lo sviluppo e l'economia di entrambi i Paesi. La cooperazione tra questi due Paesi è necessaria non solo per entrambi, ma anche per la stabilità, lo sviluppo, la pace, la sicurezza e la tranquillità della regione. Soprattutto di fronte alla minaccia atlantica, la partnership tra questi due Paesi diventa molto più importante.
Trump’ın vergi bombadırmanın diğer yüzü: Savunma sanayii ve ABD silahlarından kaçış olasılığı
Kıtalararası
Trump’ın ateşlediği son tarife füzeleriyle ortalık kan gölüne döndü. Çeşitli ülkelerden misilleme saldırıları hatta Çin’den karşı taarruz gelirken, dünyanın en zengin 500 kişisi tek bir günde 208 milyar dolar kaybetti. Üç tenor Musk, Bezos, Zuckerberg’in 45 milyar doları ‘dost ateşi’ ile buharlaşırken, borsalar krize giriyor, dünyanın dört bir yanında alarm zilleri çalıyor. Buna Amerikan savunma sanayi de dahil. Uzmanlara göre yaşananlar zaten ABD’ye olan silah bağımlılığını tedavi etmek isteyen ancak yeterince iradeye sahip olmadığı için başaramayan Avrupa’yı müptelalıktan kurtarmak için yeni bir fırsat sunabilir…
Romania: Why Georgescu was barred from the elections
Assoc. Prof. Dr. Maria Cernat, President of the Institute for Media Research and Human Rights and faculty member at Titu Maiorescu University, and Hamdi Yılmaz, Editor-in-Chief of “Gazete Balkan” commented.
Birleşik Krallık ekonomisi: Hala kış, bahardan işaret yok
Kıtalararası
Birleşik Krallık hükümeti, 2025 reel GSYH büyüme tahminine ilişkin ilkbahar bütçe açıklamasını yaptı. Hükümetin resmi tahmincisi Bütçe Sorumluluğu Ofisi (OBR) tarafından önce yüzde 2 olarak açıklanan 2025 reel GSYH büyüme tahmini, daha sonra yüzde 1’e düşürüldü.
İngiliz ekonomist Michael Roberts Birleşik Krallık’ın “durgun” ekonomisinin, durgunluğun yükünü “sıradan” İngilizlere yıkan bir ekonomi politikasıyla birleştiğinde doğurduğu sonuçları yazdı.
Avrupa’da militarizm yükseliyor. Belçika İşçi Partisi Genel Sekreteri (PVDA-PTB) Peter Mertens, “Alman militarizminin geri dönüşünün bedelini kim ödeyecek?” başlıklı bir yazısında silahlanmanın sebep ve sonuçlarına ilgili dikkate değer yorumlar sunuyor.
Mertens, Avrupa “müesses nizamının” savaş politikasını şöyle tasvir ediyor:
Sahel Devletleri Konfederasyonu’nu (AES) oluşturan Nijer, Burkina Faso ve Mali’nin en üst düzey diplomatları Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un davetiyle Moskova’da. Mali Dışişleri Bakanı Abdoulaye Diop’un Lavrov ile düzenlediği basın toplantısında konu kaçınılmaz olarak patronları adına Sahel’de terör koalisyonlarıyla işbirliği yapan Kiev rejimine geldi…
AES ülkelerinin en belirgin ortak yanı, geçen yıllarda Batı yanlısı hükümetleri alaşağı etmesi. Bu anti-emperyalist yaklaşım, Amerikan ve Fransız güçlerinin uzun yılların ardından Nijer, Burkina Faso ve Mali’den kovulmasıyla devam etti. Sahel’de moda haline gelen bilet kesip yolcu etme siyaseti Senegal, Çad hatta Fildişi Sahilleri’ne dahi yansıdı.
İngiliz Milletler Topluluğu Kanada’yı kurtarabilir mi?
Kıtalararası
ABD başkanı Donald Trump, bakanlığa geldiğinden beri Kanada’yı pek çok kez açıkça tehdit etti. Önce Kanada’yı ABD’nin 51. eyaleti yapmak istediğini söyledi, ardından gümrük vergilerini dikti.
Bu adımlar karşısında Kral 3. Charles Londra’yı ziyaret eden Kanadalı liderlere “kralın nişanıyla yaldızlanmış bir tören kılıcı” armağan etti. Ayrıca Charles Kanada’nın “egemenliğini ve bağımsızlığını” tartışmak üzere dönemin Kanada Başbakanı Justin Trudeau ile özel bir görüşme de yaptı.
Foreign Affairs’ta John Last, bu armağanın sembolik ve siyasi anlamlarına ışık tutan bir yazı yazdı.
Alman ordusu, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez yabancı topraklarda kalıcı olarak asker konuşlandırmaya başladı. Bir yanda ABD ile yaşanan güvenlik bunalımı, diğer yanda sözde Rus istilası tehlikesi derken, 70 küsur senelik Amerikan himayesi Almanya değişim yolunda ilk ciddi adımı atmış gibi görünüyor. Gerisi gelir mi bilinmez zira daha yeni hükümet bile kurulmadı. Ancak 45. Zırhlı Tugayın konuşlandırılacağı yer de amatör heyecanlara göre bir yer değil: Rusya’nın müttefiki Belarus’un kuzeybatı komşusu ve eski Sovyet Cumhuriyeti Litvanya. Alman üniformaları Litvanya sokaklarında en son görüldüğünde ünlü giyim markası Hugo Boss’un imzasını taşıyordu.
Salı günü başkent Vilnius dışında bir tören düzenlendi ve Tuğgeneral Christoph Huber yeni kurulan birliğin komutasını devraldı. General tören sırasında şöyle dedi:
Türk ordusunun Suriye’de askeri üs edineceğine dair haberler artıyor. Bahsi geçen nokta, Suriye’nin merkezinde yer alan ve İsrail’in işgal altında tuttuğu topraklardan pek de uzak olmayan Palmira’daki T-4 ya da diğer adıyla Tiyas askeri hava üssü. T-4, geçen hafta İsrail tarafından bombalandı. Saldırının sebebinin Türkiye’nin kullanımını engellemek olduğunu ileri sürülüyor zira üssün hava saldırılarının ardından kullanılamaz hale geldiği belirtiliyor.
Middle East Eye (MEE) haber analiz sitesi salı günü, Türkiye’nin T-4’ün kontrolüne ele geçirmek için çalışmalara başladığını, buraya hava savunma sistemleri konuşlandırmaya hazırlandığını, sahaya yönelik inşa planlarının olduğunu yazdı. MEE haberini “konu hakkında bilgi sahibi kaynaklar”a dayandırdığını söylüyor.
Fransız siyaseti, Marine Le Pen’in 31 Mart’ta bir Fransız mahkemesinde Avrupa Parlamentosu fonlarını zimmetine geçirmekten suçlu bulunmasıyla çalkalanıyor. Le Pen’in beş yıl boyunca aday olması yasaklanmış durumda. Temyiz başvurusu başarısız olursa dört yıl hapis cezası alacak. Bunun iki yılı ertelenirken iki yılı ev hapsinde geçecek.
Politico’da yazan Clea Caulcutt ve Marion Solletty, Fransa’nın bir sonraki cumhurbaşkanı olmaya aday Marine Le Pen’in bu durumda vermesi gereken “büyük bir karar” olduğunu belirtiyor: